24 Kasım 2016 Perşembe

Kayseri'de Gelenek ve Görenekler

     


KAYSERİ-MEYDAN

 Bugünkü  blog yazımda sizlere İç Anadolu bölgemizde yer alan Kayseri'nin gelenek ve göreneklerinden bahsedeceğim. Evlenme geleneği yine diğer bölgemizin geleneklerine benzemektedir. Bunu sizler de göreceksiniz. Evlenme çağına genç erkeğin ebeveyni aralarında anlaşıp, oğullarını evlendirmeye karar verirler. Tabi ki yine evlenebilmesi için erkeğin askerliğini yapmış olması ilk şarttır. Çünkü askere gidipte dönmemek var . Şimdi bile askerliğini yapmış olanlar daha kolay kız bulabilmekte ve evlenme işleri kolaylaşmaktadır. Kızı olan aile, kızlarının ayrılmaması için damat adayının okulunu bitirmiş ve daimi bir işe sahip olmasını isterler. Bu şartları sağlayamayan ve evlenmek isteyen gençler, tabi ki ailelerine olgun ve ağırbaşlı görünmek istemelerine rağmen, yine de bu dileklerini ebeveynlerine duygusal yüke dayanamayarak ima ederler. Hatta,'' Başımı alıp gideceğim'', ''Bıktım bu yalnızlıktan'' gibi...
                 
               30-40 sene öncesine kadar Kayseri'de uzun avlulu genellikle tek katlı evlerde otururlardı. Evlenebilecek yaşta kızı olan her kız evi, sabah erkenden kapı önünü süpürür ve kaldırımları yıkardı. Bu belirtiyle o evde kız olduğu anlaşılırdı, şimdi ise bu gelenek apartman sistemi geldiği için kalmadı. Düşünsenize eskilerimiz ne kadar da çalışkanlar, yani şimdi ki yaşantı tarzımıza baktığımız zaman; yeni gelin olan kadın öğle vakitlerine kadar uyuyor bilhassa kendi yengemden biliyorum çünkü ona buradan selamlar 😂😂  Artık kadınlar eskisi kadar dışarıya ve erkeklere karşı açık değiller. Tabi ki olması gerektiği gibi kız evi görücülere iyi ve temiz görünmeye çalışır. Oğlan evi görücüleri sabahın sekizinden itibaren dünür gezmeye başlarlar. Önünü temiz buldukları kapıyı çalarlar, kapıyı kızın anası açar. Hiçbir şey sormadan misafirleri buyur eder, bazı bölgelerimizde görücüyü kapıdan içeri bile almıyorlar çok büyük bir hakarettir bana göre. Sanki kızı hemen alıp götürecekler. Neyse ya da görücüler ''misafir alır mısınız'' diye sorarlar, görüler döşenmiş temiz odaya alınır. Sonra görücülerin en büyüğü ''hanım kızımızı görelim'' der. Kız gelir misafirlerin ellerini öper ve geri dışarı çıkar. En yaşlı misafir su ister, su ağır ağır içilirken bir kenarda kızımız süzülür tabi ki gözler yerde... 😁 Eğer kız beğenilmezse ya da kararsız kalınmışsa başka kızların evleri tarif edilir ve diğer kızlara bakılır.

TALAS'TA TEK KATLI EVLER



                      En sonunda bir kız beğenilir, beğenilen kızı diğer yakın akrabalar da görmeye giderler. Maşallah tüm sülale sanki kızla evlenecek tövbe... 😂 Tabi ki olmazsa olmaz ve olması da gereken bir gelenektir; kız hakkında ''namus,izzet'' araştırması yapılır. Benim kanaatim olması da gerekli çünkü bir yeni yuva kurulacak ve sağlam olması gerekiyor. Ama bunun yanında kızın ''ırsi hastalığı olup olmaması ve maddi durumu'' araştırılır, ama bana göre mali özellik o kadar da önemli değil çünkü baktığımız zaman evi geçindirecek olan erkektir (tabi ki 30-40 sene öncesi) Kızın çok yakınları da aynı şekilde damat adayını araştırmaya başlarlar. Yine aynı şekilde namus, mali durum ve ırsi hastalık gelir. Her iki tarafında mali durumlarının aynı ve eşit durumda olmasına dikkat edilir. Her şey mükemmel olsa bile bir taraf ne fazla zengin ne de fazla fakir olursa verme aşaması gerçekleşmez. 

                      SÖZ KESMEK VE KAHVE ALMAK 

                       İşin belki de en heyecanlı bölümü olsa gerek. Oğlan tarafının yakınları, kızın babasının iş yerine giderler, eğer müsait değilse de akşam evine giderler. Kızın babası misafirlere bir şeyler ikram etmek ister,misafirlere başka şeyler ikram etmek ister ama misafirler illa kahve isterler, ikram misafirlere yapıldıktan sonra kız babasından kahveyi almadan, yani kahveyi içmeden gitmezler. Bunu ilk defa duydum belki de başka yerde yoktur, çok şaşırdım gerçekten... Sonra söz büyük aile bireylerinden birisinin yüzükleri takmasıyla sona erer...

                               

                      NİŞAN

                 Nişan genelde olduğu gibi kız evinde olur. Ama günümüzde bu gelenek yok olma derecesine gelmiştir. Yine takı veya para takacak olan misafirler bir orta yerde toplanırlar, İlk olarak kaynananın hediyesi takılır. Gelinin yanında bir evli yakın olur, bu kadın takılan takıları kendisi alır ve takar. Paraları da kendisi alıp elinde ki keseye koyar. Sonra gelin, gelenlerin ellerinden tekrar öperek defile yaparak gider 😊 Önceleri hediye olarak geline yani kız evine altın takmak yerine halı hediye edilirmiş. Düğün vakti yine diğer yörelerimizde olduğu gibi nişan zamanı hemen belirlenir. Daha bir çok gelenek var ama belki de sayfalar dolusu tabi ki o da şu an mümkün değil... 😒

                    KALIN DUASI 

                       Düğün haftasının ikinci günü, yani pazartesi günü sabah erkenden oğlan evinin en yakın yaşlı ve genç erkek akrabalarıyla, o güne kadar ki törenlere katılamamış dost ve yakınları oğlan evinde toplanır. Misafirler oğlan evine ''kalınınız mübarek olsun'' demeye gelirler. Bu geleneğe bir türlü aklım ermedi ama, galiba hani gelin mevlüdü oluyor ya onun gibi bir şeydir.

                  GELİN HAMAMI

                     Düğünlerden önce belki de olmazsa olmaz geleneklerimiz arasında en önemlisidir. Hamama salı günü gidilir. Gelin hamamı, oğlan evinin verdiği yemeğe karşılık olsun düşüncesiyle kız evi tarafından yapılır. Böyle de bir gururu ilk defa duydum doğrusu, ama düşünürsek gerçekten de ayıp olurdu yapmasalardı...Daha önceden kız evi iki taraf akrabalarına sabun gönderir. Yalnız güzel düşündükleri kısma bakar mısınız, sabunun üzerine hamamın ismini yazdırmışlar😍 ki bu sabun hamama girmeden önce bilet yerine geçiyormuş. O gece hep birlikte güzelce eğlenirler ve hamam kiralamıştır, başka müşteri alınmaz. Diğer geleneklere nazaran ''erkek kınası'' vardır.


                 ERKEK KINASI    

                          Erkek kınasında, gelin kınası gibi çalgılı oynamalı değildir. Hiçbir şey yapılmaz sadece sohbet edilir, oyun oynanır ve kına yakılarak gece sonlanır. İslam dinince yasak ve haram olduğu için içkili ve dansözlü düğün yapmazlar. Sizlerinde şaşkınlıkla hayretlere düşeceğiniz bir gelenek; yeni gelenlere hemen sigara tutulup, su ikram edilmesi bana çok değişik geldi. Yani o düğüne davetli olmayıp, yabancı kişi sırf sigara bedava diye düğünün içine sızmaz mı ya aklıma ilk gelen bu oldu 😂  Sonra sağdıç damadın sağına oturur, bir nişanlı gençte soluna. Evli bir erkek önce damadın sağ ''el ayası'' na ( yani bilekle parmak arası vurulur ve kurdeleler bağlanır, oyunlar oynanır gece sonlanır. 

  

               GELİN GETİRMEK

                       30-35 yıl öncesine kadar gelin kız arkadaşlarıyla çarşamba gecesi beraber bir odada yatar. Perşembe sabahı kahvaltıda katmer yapıp pastırma ile yerler. Oğlan evindeyse; damat evli sağdıcı ve bir kaç arkadaşlarıyla hamama gider, tabi ki ücreti damat öder. Hamamdan çıkınca eve giderler. Evde bir beraber damadı ve arkadaşlarını tıraş eder. Berbere para yerine havlu verilir, kız evinin  göndermiş olduğu takım elbise damada giydirilir. Takım elbise bir çevrenin içinde gelmiştir. ''Çevre''  bir nevi bohçadır.Burası çok ilginçtir; elbiseyi damada bekar, anne ve babası hayatta olan bir arkadaşı giydirir. Mükafat olarak da bahsedilen çevreyi alır. 
                          Tekrar kız evine dönelim; kız, öğleye doğru gelinliğini giyer arada kadınlar çalgıcı tarafından eğlendirilir. Öğleden sonra saat iki gibi daha çok kadınlardan oluşan ev kafilesi gelin kızı almaya gelir. Vedalaşma vakti gelip çatmıştır, gelin annesi, babası ve kardeşleriyle vedalaşır. Baba bakirelik belirtisi olan,'' bekaret kemeri''ni takar. Kız ağlar, ağlamaması ayıp sayılır. 
               

                         ŞEBİT( KAYSERİ YAĞLAMASI) 

                   Kayseri'ye geldikten sonra tanıştığım ve sevdiğim Kayserili arkadaşım tanıştığımızda birkaç arkadaşla birlikte bizi yemeğe evlerine çağırdıklarında bu muhteşem lezzetle tanıştım. Tamam dedim benim sevdiğim lezzet bu, hem damak tadıma yakın hem de lezzetli... O salçalı sosu beni benden alıyor resmen  😋 Neyse kendimizi kaybetmeden tarifi için malzemelerine göz atalım...

            Tarifi İçin Malzemeler 

          Hamuru İçin:

  •   4 su bardağı un
  •   Kuru maya ( 10 gr)  
  •   1 tatlı kaşığı tuz
  •   1 çay kaşığı şeker
  •   2 su bardağı ılık su

          Kıymalı Harcı İçin:
           
  •   300 gr kıyma
  •   4 adet soğan
  •   3 adet yeşil biber
  •   4 adet domates
  •   1 yemek kaşığı biber salçası
  •   Yarım çay bardağı sıvı yağ
  •   2 yemek kaşığı tereyağı
  •   Tuz
  •   Karabiber
  •   Pul biber
  •   1 su bardağı sıcak su
     
          Üzeri İçin:
  • 1 kase yoğurt ( koyu yerinden)
  • 1 diş sarımsak 
  • Tuz


      TARİFİN YAPILIŞI 
           
          Başta da söylemiş olduğum gibi muhteşem bir lezzet... Öncelikle hamurumuzu yoğuralım. Unu, yoğurma kabına alalım. Ortasına tuz, şeker, mayayı katıp ılık suyu yavaş yavaş ekleyerek hamuru yoğuralım. Bu hamuru elde edebilmek için uzunca bir süre yoğurup, suyu dikkatlice, az az ekleyelim. Hamur kıvama gelince üzerini örtüp mayalanması için bırakıyoruz. Hamur mayalanırken soğanları, biberi minik minik doğruyoruz. Domatesleri rendeliyoruz. Kıymayı tavaya katıp, yağ eklemeden altını yakıyoruz, suyunu alıp tekrar çekince yağının ekliyoruz. Sonra soğanları ekleyip iyice kavuruyoruz. Kavrulan soğanlara biber salçasını ekleyip bir iki kez karıştırdıktan sonra biber ve rendelenen domatesleri ekleyip beş dakika piştikten sonra 1 su bardağı sıcak suyu ekleyip tuzunu, karabiberini, pul biberini ekleyip kapağını kapatıyoruz. Özleşip koyulaşmasını bekliyoruz... ( 15 dk kadar) mayası gelen hamuru 20 eşit bezeye bölüyoruz. Her birini pasta tabağından biraz büyük açıyoruz, teflon tavayı ocağa koyup altını yakıyoruz iyice ısınması lazım açtığımız hamurları tek tek kurutmadan pişiriyoruz, pişen hamurları sofra bezine sarıyoruz. Ağzı kapalı bir kapta muhafaza edelim, kurumasın diye. Pişirme işlemi bittikten sonra beşerli grup yapıyoruz geniş yayvan bir tabağa en alta yufka sonra üzerine kıymalı sos yufka şeklinde diziyoruz. Sonra dört parçayı bölüyoruz, üzerine de hazırladığımız sarımsaklı yoğurttan gezdiriyoruz... Sıcak sıcak...

                                                    AFİYET OLSUN.... 😋



                                               


      


         










                                              

18 Kasım 2016 Cuma

Aydın'da Düğünler

                                            EVLENME

   KIZ İSTEME 

          Kırsal kesimde yine her yöremizde olduğu gibi kız ve oğlan birbirlerini düğünlerde, çeşme başlarında,tarlada çalışırken vb.  toplu yerlerde görüp beğenirler. Çoğunlukla anne-babanın uygun gördüğü aday gelin olur. Yani anne- baba uygun görmüyorsa, çocuk çok seviyorsa yine de almıyorlar. Oğlan, evlenecek yaşa gelmiş, yani askerliğini bitirmişse anası, babası varsa yengesi veya yakın akrabaları ona kız aramaya başlar. Aile bireylerinin hepsinin algısı tabi ki de kızlardadır. Düğünlerde ya da değişik toplantılarda kızlar da olur. Bulunan kızın ailesinin durumu ve oğlanın ailesinin parasal yönden denk olması önemlidir. ''Davul bile dengi dengine çalar.'' atasözü kesinlikle unutulmaz. Oğlan tarafının kız tarafından zengin olması makbuldür. Oğlan, bulunan kızı beğenmişse bunu ailesine söyler. Kırsal kesimde, oğlan kesinlikle bu gibi konuları babasıyla konuşmaz, aradaki diyaloğu anne sağlar. Kız beğenildikten sonra, yakın akrabalar varsa arabulucu ile istemeye gidilir. Arabuluculara ''Kayalıkçı'' veya ''dünürcü'' denilir. Kız istenir, kız evi naz evidir haliyle... İlk gidip kız istemede genellikle kız evi ''Biz ailece bu konuyu konuşalım.Allah nasip ettiyse, inşallah...'' gibi cümlelerle esnek yanıtlar verir. Çünkü kızın ailesi, oğlanın huyunu soracak, kendi ailesiyle durum değerlendirmesi yapacaktır ya da işi hiç uzatmadan ''Siz mehel gördüyseniz bizde mehel gördük.'' diyerek kız verilir. Eğer uygun görünmüyorsa, kız evi gönülsüzce istemeye gelenlerin hediyelerini kabul etmez ve sade kahve ikram edilir. Ayakkabılarına su dökülür 😂, süpürge sapı aşağı gelecek şekilde, gelenlerin görebileceği bir yere konur. Tuzlu kahve, tuzlu çay ikram edilir veya ''Nasibiniz başka yerde arayın.'' denilir. Kız evi gönüllüyse gelenlere şekerli kahve ikram edilir. Oğlanın istemeye gelirken aldığı tatlı ikrama çıkarılır. ''Kısmetse olur.'' şeklinde yanıt verilir. Yalnız kız evinin gönülsüzlüğüne bakar mısınız, resmen hakaret, direkt istemiyoruz deseler insana çok koyar bu davranışlar. Peki ya nişan...



😂😂😂

     NİŞAN

            Nişan günü kararlaştırıldıktan sonra, nişan eşyalarını almak için gün belirlenir. Buna ''Masraf görme'' denir. Her iki tarafın da ihtiyaçları karşılandıktan sonra paket yapılarak evlere götürülür.Eskiden kız ile erkeğin görüştürülmesi yasaktı. Erkek kız evine ancak düğün ve bayramlarda gidebilirdi, o da el öpmek için. Ama günümüze bakılırsa, bu gibi yasaklar görülmemektedir.





             Nişan günü, erkeğin ailesi yanına bir kaç kişi alarak kız evine gider ve kıza alınan eşyaları teslim eder. Eşyalar heybeler içerisinde atlarla taşınarak veya sayıları 30-4 'ı bulan sinilerle getirilir. Birer çay ya da kahve içilir ve kısa süre kalınarak evden ayrılınır. Kız evi erkeğe aldığı eşyaları nişanı getirenlere verir ya da birkaç gün sonra getireceklerine dair gün isterler. Oğlan evinden gelen hediyeler duvara asılır. Köy halkı gelip hediyelere bakarak para atar veya hediye verir Zaten bu gelenek, yani çeyizin komşulara gösterilmesi hemen hemen her yöremizde bulunmaktadır. Sonra yüzükler ailenin büyüğü tarafından dualar eşliğinde takılır...



  DÜĞÜN

              Düğünler, genellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında yapılır. Yazın tarlada pamuk ve mısır, kışın ise zeytin işi olduğu için bu mevsimler seçilmez. Resmi nikah düğün günü yaklaşmadan birkaç gün hatta birkaç hafta önceden yapılır. Düğün başlamadan önce damat, herkesin görebileceği bir direğe bayrağı asar ve iki el ateş eder. Düğün davetiyeleri her yerde olduğu gibi bir hafta önceden dağıtılır. Tabi ki bir yandan da yemek hazırlıkları yapılır. Cuma-pazar arası yapılan düğünlerde cumartesi kına yapılır. Kız evinin yakınları, kızın arkadaşları, kızın evinde toplanır çengi eşliğinde oynarlar. Gelin kına gecesi özel bir elbise veya gelinlik giyer. Oğlan evinden kına gelir, tepsi içinde karıştırılan kına çiçek ve mumlarla süslenir. Gelin başına ''Pullalı'' adı verilen bir örtü örtülür, el ve ayaklarına kına yakılır. Kına yakılırken gelini ağlatmak amacıyla ağıtlar söylenir, buna ''Gelin ağlatması'' denilir. Gelin alma aşamasına gelince, bazı köylerde gelin süslenmiş bir atla alınmaktadır. Gelin atın üzerine bindirilmeden önce, damadın annesi tarafından hazırlanan buğday, pirinç, leblebi, nohut, şeker, para karışımı bereket getireceği inanılarak gelinin başından atılır. Damat genellikle gelin almak için kız evine gitmez, evde bekler. Bu geleneği ilk defa duydum, başka yöremizde yok sanırım. Gelin ata bindirilerek damadın babasına teslim edilir. Baba iki kez evlendiyse atı çekemez. Bir kez başı bozulduğu için, bu hayra yorulmaz. Bazen damat gelini teslim almadan kız yakınları ve kendi arkadaşları tarafından sınava tutulur. Kızgın toprağın üzerinde yalın ayak oynama, kahve pişirme, davetlilere ikram etmek için dut toplama gibi sınavlardan geçer. Damada o an ne yaptırılacağı davetlilerin insiyatifine kalmıştır, kolay gelsin damada... 😂



15 Kasım 2016 Salı

Geleneğin Normali

                AYDIN'DA GELENEK VE GÖRENEKLER

              Bugün sizlere Aydın'ın gelenek ve göreneklerinden bahsedeceğim. 

           DOĞUM GELENEĞİ: 

                       Aydın'da aileler diğer bölgelerimize nazaran bakabileceği kadar çocuk yapmaktadır. Genel olarak geleneklerimizde olduğu gibi Aydında da doğum, kadına duyulan saygınlığı artırır. Doğumla birlikte tabi ki aile bağları güçlenir.Hamilelikte diğer bölgelerimizde olduğu gibi kadının bir şey yemesi sonucu bunun bebeğe tesir edeceği bahsedilir, isterseniz şimdi inanışların neler olduğuna bir göz atalım :
  • Aşeren kadın,acı ve ekşi yiyecekleri yemekten kaçınmalıdır Ekşiyi bol yiyen kadının çocuğunun kız, tatlıyı bol yiyen kadının çocuğunun cinsiyetinin erkek olacağına inanılır. 
  • Kadın hamileyken farkında olmadan başının etrafında okunmuş tuz gezdirilir. Hamile kadın bu sırada burnunu kaşırsa çocuğun erkek, kaşımazsa kız olacağına inanılır. 
  • Herhangi bir amaçla kesilen keçi veya koyunun kafatasından alt çene kesilerek ayrılır. Ayrılan alt çeneyi üst çeneye bağlayan kemik üzerinde et kalmışsa çocuğun erkek, kalmamışsa kız olacağına inanılır.
  • Hamile kadının göbeğinde bir çıkıntı oluşması doğacak çocuğun erkek olacağına dair bir işaret sayılır. (Bu inanış neredeyse Türkiye'nin her yerinde vardır; karın sivri olursa erkek, yassı olursa da kız olacağına inanılır.)
  • Hamile kadın ayva yerse çocuk gamzeli olur.
  • Dövülmemiş karabiber tanesi yerse çocuğun herhangi bir yerinde ben olur. 
  • Kadın balık yerse, çocuk balık ağızlı, şeftali yerse tüylü olur.
  • Hamile kadın ciğere dokunduktan sonra vücudunda bir noktaya dokunursa çocuk doğduğunda o bölge benli olur. ( Bu inanç gerçek hayatta yaşanıyormuş )


       DOĞUMDAN SONRA:

            Doğumlarda konu komşu ve yakın akrabalar çeşitli yiyecek ve içecekle ''geçmiş olsun'' a gelirler. Geçmiş olsun ziyaretleri genellikle süt, çorba, pasta, bisküvi,kolonya yemek ve içeceklerle yapılır. Bebeğe uzun ve sağlıklı ömür dileklerinde bulunulur. Bebeğin doğumundan kısa bir süre sonra adı konulur. Her bölgemizde ki ortak gelenek olduğu için yine aynı şekilde ismi hoca veya dedesi tarafından  kulağına üç kere ezan okunarak dua edilir. Duruma göre horoz, keçi vb. adak kesilir. Eski dönemlerde ki gibi sadık kalınmasa da çocuğa bir de göbek adı konulur. Bebeğe ad konulması sırasında görev genellikle evin en büyüğü konumunda olan büyük babaya düşer. Çocuk baba tarafından kucağa alınır ve büyük babanın kucağına verilir. Erkekse  büyük babanın adı verilir. Eğer ilk erkek çocuğa büyük babanın adı verilmişse ve ikinci erkek çocuk olmuşsa, ona da annenin babasının adı verilmesi adettendir. Doğum olayında yakın akrabalar ve  aile dostları bebeğe giyim eşyaları getirir. Bazı köylerde ise, çocuğu olan kişi lokum, çerez ve bisküvi alır. Bu malzemelerden ''kıstırma'' ( iki bisküvi arasına lokum ve çerez sıkıştırılarak yapılır) ve bu gelen misafirlere sunulur. Bu sununun adına ''gövet''  denilir. Doğumdan sonra ziyarete gelenler çocuğun yanına saçlarından bir tel bırakır. Böylece giderken çocuğun uykusunu alıp gidilmemiş olur ve uykusu kaçmaz, çok değişik değil mi 😖 Bebek besmelesiz kucağa alınmaz,verilmez, yatağa yatırılmaz aslında çok güzel bir inanış ki kimse  besmelesiz bir iş yapmamalı... Yeni doğan çocuğun yastığının altına kırkı çıkana kadar bıçak, makas ve Kur'an-ı Kerim konulur. Bana çok uçuk bir gelenek olarak geldi, bilmiyorum o bıçak o bebeğin bir yerine de saplanabilir, kuran koymak zaten başlı başına cahillik. Çocuğun ayakkabısı nazar değmesin diye evin bir köşesine asılır. Sarımsak, karabiber ve nazar boncuğu bir araya getirilerek muska yapılır ve çocuğun omzuna takılır. Zaten o sarımsağın kokusundan bebek bayılır ya nasıl dayanacak o kokuya çok saçma...Çocukluk döneminde diş çıkaran çocuğa, çocuğun çıkan ilk dişini gören beyaz renkte bir hediye alır.Yine her bölgemizde olduğu gibi bulgur ve nohut haşlanarak ''diş bulguru'' yapılır. 




      SÜNNET DÜĞÜNLERİ: 

            Genelde hafta sonları yapılmaktadır,sünnetten bir gün önce, sünnet eğlencesi düzenlenir. Eğlence günü, davul ve zurnadan oluşan çalgı takımı veya müzik seti eşliğinde oynanır, yenilir,içilir. Çocuğun silah tutup, tetik çekmeye yarayan baş parmağı ve işaret parmağına sünnet kınası yakılır. Sünnet günü, başta keşkek yemeği olmak üzere çeşitli yöresel yemekler yapılır, misafirlere ikram edilir, arkasından kuran okunur, dualar edilir. Sünnet kıyafeti giydirilerek çocuk at, deve veya arabayla şehirde gezdirilir. Sonra sünnet yapılır, misafirler takı takarlar. 




            Sonra ki blog yazımda görüşmek üzere.... 😊
     

10 Kasım 2016 Perşembe

Yuvarlamadan Yuvarlama

                              AYDIN'IN  YUVARLAMASI 




           Bugün bu blog yazımda sizlere Ege Bölgemiz'de bulunan Aydın şehrimizin yöresel yemeği olan Yuvarlama (sıkma)'nın tarifini ve nasıl yapıldığını anlatacağım. Yuvarlama Aydın yöresinde çok sık yapılan bir yemektir, özellikle düğün

5 Kasım 2016 Cumartesi

Yararlı Cips

            Kahramanmaraş Usulü Tarhana Nasıl Yapılır? 

                     Özellikle kış zamanlarında vazgeçemediğimiz bir lezzet olan, kendi kültürümüze ait olan Maraş tarhanasının yapımından ve insan vücuduna ne kadar yararlı olduğunu bugün sizlere paylaşacağım. Önceleri tarhana yapacak olan komşu, diğer komşularına