5 Aralık 2016 Pazartesi

Edeler Diyarı

             Bugün sizlere memleketim olan Kahramanmaraş'ın gelenek ve göreneklerinden bahsedeceğim. Diğer yörelerimizle hemen hemen aynı özelliklere sahiptir, ama benim de "aaa ilk defa duydum" dediğim özellikler de mevcut. 😊

                            GÖRÜCÜ (KIZ GÖRME)

                        Genellikle evlenmeler görücü aracılığıyla olur. Aileler oğulları evlenme çağına gelince kız görmeye başlarlar. Aile bu işle uğraşmakta gecikince oğulları bu arzuyu bazı çeşitli hareketlerle hareketlerle ifade eder. benim ilk defa duyduğum kısımda tam olarak burası. Mesela; askerden gelmişse nüfus kağıdını, terhis tezkeresini anne-babasının görebileceği yere koyar. elbisesini suda ıslatıp yıkamadan asar. Bir fıkrada bunu anlatalım: 
                         Oğulları evlenme çağına gelmiş olan anne-baba maddi yetersizlikten dolayı evdeki eşeği ve yaşlı öküzü satıp oğlanı evlendirmeye karar verirler. konuşmaları kapı aralığından duyan genç sabırsızlıkla beklemeye başlar, fakat günler geçtiği halde ailesinde bir hareket göremeyince sabırsızlanan genç bir gün konuşma arasında "hani hiç eşek, öküz lafı etmiyorsunuz" der. Bu gelenek şimdi hiç yok, hatta ben daha ilk defa duyduğum için çok şaşırdım. Çünkü şimdi hiç erkekler de öyle evlenme isteği yok, abimlerden biliyorum hayatta evlenmek istemiyorlar. Kız görmek için pazartesi ve perşembe günleri uğurlu sayılır. Görücüler genellikle oğlanın babaannesi, teyzesi ve diğer yakın akrabaları bir pazartesi ve perşembe günü kız evine giderler. Görücülere kahveyi evin gelinlik kızı getirir ve kahveyi ikram ettikten sonra odanın kapısının yanında, uygun bir yerde elindeki kahve tepsisiyle bekler. Sizlerle şunu paylaşmak istiyorum; yaz tatiline gittiğimde ortalama yedi sekiz tane görücü gelmişti, ben artık utanma durumuna gelmiştim, annem "kızım okuyor" deyip durumu güzelce izah ediyordu. Neyse konumuza geri dönelim. Görücüler kızı beğenirlerse anne, babaya "menendimizi bulduk" der. Baba da kızı bir araştırır. Pazartesi ve perşembe günü görücüler tekrar kız evine giderler. Kızın annesi "hoş geldiniz", hangi rüzgar attı sizi buraya" der. Görücülerden en yaşlısı "hoş bulduk" der. Oğlanın annesi de "niçin geldik, sorsana" der. Kızın anası sorunca, "Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istemeye geldik" derler. Kızın annesi de "Allah yazdıysa bizim ne söylemeye hakkımız var" der. Görücüler giderken kız evi kesin cevap için üç gün izin ister. Görücüler de "peki ama üç gün sonra kızı almadan gitmeyeceğiz" der. Bundan sonra kız evi de oğlan hakkında soruşturmalarını yapar. Üç gün sonra kaynana birkaç kişiyle gelir, "rastgele" der içeri girerler. Hoşbeşten sonra kızı vermeyeceklerse "kızımız daha küçük" diye baştan savarlar. Vereceklerse, kız evi naz evi olduğundan birkaç hafta nazlanırlar. Bir top inci, yirmi yirmi beş tane tek ince bilezik, on on bir çift burma bilezik, bir gerdanlık istenir, yol parası verirler ve şerbet günü tayin edilir. Kız evinin isteklerini veremeyenler geri çevrilmek zorunda kalır. Aslında böyle bir şey neredeyse yok gibidir. Öyle zorlama benim tanıdığım ve akrabamız olanlar da yoktur. Yani anlayışlılık göz önündedir. Hiç o kadar takı istenildiğini görmedim.


😂😂😂

                                                            ŞERBET

                          Şerbet günü, bir pazartesi veya perşembe günüdür. Her iki ailenin tuttuğu kadınlar tarafından hısım ve akrabalar şerbete davet edilirler. Konuklara oğlan evi tarafından gönderilen meyve, tatlı ve çerezler ikram edilir. Yine oğlan evinin gönderdiği şeker şerbet yapılır. Şerbet dağıtılırken kaynana kıza yüzük takar ve hocalar dualar okur. Bu geleneği açıkçası ilk defa duydum ve böyle bir şey söz konusu değil.

                                                                      AĞIRLIK

                             Ağırlıktan kasıt her iki tarafında önceden kararlaştırılan eşyaları bölerek almasıdır. 

                                                                        KINA

                            Önceleri çarşamba günü öğleden sonra oğlanın evi, kız evine gider ve kaynanasının eli geline öptürüldükten sonra kaynana gelinin avucuna kına koyar. Burada kullanılan tahta kaşık oğlan evine gider. Herkes gittikten sonra gelin avucundaki kınayı evin duvarına çarpar. Bu davranışı gelinin o kına gibi tertemiz evi bırakmış olduğuna delalet eder. Şuan kına geceleri ev düğünüyse cumartesi olur ve akşamları gerçekleşmektedir. Kınayı duvara çarpma geleneğini de ilk defa duydum.





                                                    GELİN GETİRME

                         Yirmi beş sene öncesine kadar gelin at ile getirilirdi, bugün ise arabalarla götürülüyor. Araba da önemlidir. Konvoydaki araba sayısı ne kadar çok olursa düğün o kadar şerefli sayılır. Gelin arabasının önüne halktan ip geren olursa şoförün yanında oturan kayın peder avuç dolusu bozuk para fırlatır. Şuan gelin arabasının önünü köy düğünlerinde traktörle ve çalıyla bile keseni gördüğüm oldu. Gelin oğlan evinin kapısında kayın pederinin elini öper, kaynana gelinin ayağı önünde boş bir şişe kırar ve çocuklara para atar. Gelin merdivenden çıktıktan sonra kaynananın kolunun altından geçer. Kaynana geline bir nar verir, gelin bu narı duvara vurup parçalar. Abimin düğününde de annem bizlere yani abime, yengeme, ablama ve bana aynı kaşıktan bal yedirmişti. Bunun manası tahmin ettiğiniz gibi ağzımız bal gibi tatlı konuşsun diye. 

                                                           GELİN

                        Önceden perşembe günü gelinin eline ve ayağına kına yakılırdı. Şimdi ise cumartesi günü yakılıyor. Gelin güzelce süslenir ve bindallı yada abiye türü giysi giyer. Erkekler gazel söyler, halay çekerler. En büyük görev abdal davulcusuna düşer. Oyun oynayan ne kadar çoksa düğünün namı o kadar büyük olur. O gün herkese izzeti ikramla "velime" yemeği yedirilir. Velime yemeği çok kere lahmacun, patates sulusu, pirinç pilavı ve hoşaftır. Özel olarak Maraş çöreği de ikram edilir. Ama şimdi genellikle cacık, pirinç pilavı, sulu, çiğ köfte ikram edilmektedir.




                                                        DİNİ NİKAH

                         Çoğunlukla öğleden sonra kız ve oğlan vekilleri, şahitleri, imam efendi ve oğlan ile kızın babaları bulunur. Kızın vekilliğini kendisine nikah düşmeyen bir kişi üzerine alır. Vekillik alırken bu adam şahitlerin huzurunda geline üç defa "beni kabul ettiniz mi?" diye sorar, kız da "evet" der veya sükut ederse sükut ikrardandır deyip vekilliğini alır ve imam efendi nikahı kıyar. 

                                                          EL ÖPME

                    Damat, gelin ve yakın   akrabaları pazara rastlayan bir günde kız evine el öpmeye giderler. Damat kayın peder ve kaynanasının elini öper. İlerleyen vakitler de hoş sohbet edilir, gece sonlanır. Kahramanmaraş'ın bu güzel geleneklerinden sonra sizlere memleketimin yöresel yemeklerinden birisi olan '' Eli Böğründe''nin tarifini paylaşmak istiyorum.

                                                  ELİ BÖĞRÜNDE





                         Memleketim olan Kahramanmaraş'ın vazgeçilmez lezzetlerinden birisi olan eli böğründenin malzemelerini ve tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğrenci olduğum için bildiğiniz gibi öğrenci evlerinde nöbet sistemi vardır. Yemek nöbetçisi olduğum zamanlarda bir kaç kez yapmışlığım vardır. Ev arkadaşlarım beğenerek yemişlerdi, bilmiyorum belki de acemi şansıydı çünkü ilk defa yapıyordum 😊 Şimdi bu güzel lezzeti birlikte öğrenelim ve yapıp afiyetle yiyelim


             Malzemeler:

  •    1  kilo kuzu kuşbaşı
  •    4 adet domates
  •    10 adet sivri biber 
  •    300 gr arpacık soğan
  •    1 baş sarımsak
  •     2 yemek kaşığı zeytinyağı 
  •     Karabiber 
  •     Pul biber
  •     Kekik
  •     Tuz


           Hazırlanışı:
              
           Kuzu kuşbaşı etlerin üzerine pul biber, toz biber, karabiber, kekik ve tuz alıp zeytinyağı gezdirilir ve harmanlanıp geniş bir tepsinin kenarlarına yayılır. Yanına kabuğu ile ikiye bölünen domatesler, başları alınan sivri biberler ve bütün olarak arpacık soğanlar dizilir. Ara ara sarımsak bırakılır. Biz ekmek fırınına yapıp gönderiyoruz muhteşem bir lezzete bürünüyor ama evdeki fırında yapacağım derseniz 200 derecede pişirebilirsiniz. Ama size şunu kesinlikle ifade etmeliyim denemezseniz pişman olursunuz...


                                                     AFİYET OLSUN... 😋😋😋


                                        
                           
       
      


EmoticonEmoticon