30 Ekim 2016 Pazar

Bursa'da Sizi Şaşırtmayan Gelenekler

            ALIŞIK OLDUĞUMUZ DOĞUM GELENEKLERİ

                Doğum ile ilgili adet ve inanmalardan önce, çocuğu olamayan kadınların başvurdukları birtakım işlemler bulunmaktadır. Bunların arasında en yaygın olanlarının içerisinde belki de en önemlisi  türbeleri ziyaret ederek adaklar adamak ve dualar etmektir. Çocuğu olmayan kadınların başvurduğu
yöntemlerden biri de kaplıcalara gitmektir. ''Kocamustafa'' kaplıcasına giden kadınlar su akan oluğa elini sokarak gözlerini kapatır ve bakmadan suyu içer, bu şekilde kadının içindeki kirin ya da uğursuzluğun yok olacağına ve döl tutacağına inanılmaktadır.Yine ''Kaynarca'' kaplıcasındaki evliya kumasında yıkanmadan dilekleri gerçekleşmesi ve dertlerine çare bulmakta yarar sağlayacağına inanılmaktadır. Buraya kadar hamile kalmaya çalışan kadınların başvurdukları yöntemleri birlikte öğrenmiştik olduk. Bundan sonra da hamile kadınların neler yaptıklarını birlikte öğreneceğiz.iz
                   Gebe kalan kadının bazı yiyeceklere ilgisi olabileceği düşünüldüğünden, yanında pişirilen her yiyecekten yedirilmeye çalışılır. ''Aşerme'' sırasında kadının aklına gelen yiyeceği yememesi sonucunda çocuğun kusurlu olacağı inancı yatmaktadır. Her bölgemizde olduğu  gibi gebe kadının yediği yiyeceklerle doğacak bebeğin cinsiyeti tespit edilmeye çalışılır. Ekşi yiyen kadının kız, tatlı yiyen kadının erkek doğuracağına inanılmaktadır. Bakın bunu da ilk defa duydum; sakız çiğneyen ve dondurma yiyen kadının çocuğunun güzel olacağına inanılmaktadır. Yorum sizin 😨 
                 Bu adeti neredeyse herkes bilir, çocuk doğduktan sonra göbek bağı kesilerek temiz bir beze bağlanır, çocuğun ne şekilde yetişmesi isteniliyorsa ona göre bir yerlere gömülür veya bırakılır. Çocuğun dindar olmasını isteyenler göbek bağını caminin avlusuna, kız çocuklarının göbeği genellikle evin bir yerine sıkıştırılır,okuyup iyi bir eğitim alması isteniyorsa da okulun avlu veya duvarına bırakılmaktadır. Bebek doğduktan bir hafta sonra, evde mevlit okutularak''loğusa şerbeti'' kaynatılır. Çocuğun adını koymak için ailede veya çevrede yaşlı veya dini bilgisi olan bir kişi çağrılarak çocuğun adını koyar. Bunun için çocuğu kucağına alan kişi, kıbleye dönerek kulağına önce ezan sonra ismini üç defa fısıldar. Genellikle aile büyükleri ile tarihi özelliği olan kişilerin isimleri tercih edilmektedir.
                 Hepimizin bildiği gibi loğusa kadın ile bebeğinin kırk gün süresince kötülüklerden, kötü güçlerden korunması ve uzak durması gerekmektedir. Loğusa kadına ve bebeğe nazar değmemesi için akşam ezanından sonra dışarı çıkmazlar,dışarı çamaşırlarını asmazlar, etrafındakiler onu yalnız bırakmazlar, eve gelen misafirler giderken kadının sütünün kesilmemesi için güle güle demez. Loğusa kadını başka bir loğusa kadınla bir araya getirmezler,kırklarının karışacağına ve ''el basması'' yaşayacağına inanılmaktadır.  Şu an sizlerde en az benim kadar bu geleneklerin çok ilginç olduğunu söylüyorsunuz 😊 
                  Şu an ki adeti duyduktan sonra diğerlerini normal göreceğinizden eminim. Doğumdan kırk gün sonra bebekle anne kırklanır. ''Kırklama'' kırk tane küçük taş veya fasulye tanesinin her birine ''ihlas'' suresi okunur ve üflenir. Çocuk ve anne temizce yıkandıktan sonra kullanılan su evin etrafına serpiştirilir. Kırklandın mı sözü demek ki buralardan gelmiş dilimize... Kırklamadan sonra çocuk ve anne nazar ve diğer kötülüklerden uzaklaşmış olur. Bebeğe ziyaret ettiği evden yumurta gibi verilerek çocuğun yumurta gibi sağlıklı, verimli,gürbüz olması, şeker verilerek tatlı dilli ve cana yakın olması dilenir. Bilmiyorum bu adet bana çok tatlı geldi baktığınız zaman mantıklı. Ama kırklama geleneği bana çok batıl geldi açıkçası...
                     Bursa'da farklı bir adet daha yürüme çağına gelen çocuğun ''tay simidi''tay turtusu (durdusu) ya da adım çöreği töreni yapılmaktadır. Bu tören sırasında bir çöreğin içine yerleştirilen bozuk para kime çıkarsa o kişi çocuğa hediye alır. Yürümeyen çocuk bir dede mezarına( yatıra) götürülerek önünde gezdirilir.Geç konuşan çocuklara kurban bayramında yedi evden yedi kurban dili alınarak yedirilir, bülbülün su içtiği tastan çocuğa da su içirilir. Çok tuhaf, şu yaşıma dek böyle ilginç adetleri duymadım. Son adet olarak Türkiye'nin dört bir yanında hemen hemen  her yerde sürdürülen ve devamlılığını sağlayan bebek dişi çıkınca ''diş buğdayı'' yapılır. Diş buğdayı kaynatılmış buğdaya şeker katılarak yapılır. Diş buğdayı çeşitli çerezlerle birlikte ikram edilmektedir. Bir sonra ki blog yazımda görüşmek üzere...




EmoticonEmoticon